Dikkatiniz Dağılırsa...

Nişan Alan Eşek

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellal iken, Memlekette bir padişah varmış.
Tanrı göstermesin, anlatılmaz bir kıtlık baş göstermiş. Bir zamanlar yediği önünde,
yemediği ardında, bir eli yağda bir eli balda olan insanlar, bir dilim kuru ekmeğin
yoksunu olmuşlar. Padişah bakmış ki kıtlık halkı kırıp geçirecek, bunu önleyici bir çıkar yol aramış. Sonunda, memleketin dört biyanına, sokak sokak, köşe bucak çığırtkanlar salmış.
Çığırtkanlar Padişah fermanını şöyle bağırırlarmış:
- Ey ahali!.. Duyduk duymadık demeyin!... Her kimin devlete bir hizmeti, vatana bir yararlığı olmuşsa, koşup saraya gelsin! Padişahımız efendimiz onlara nişanlar verecek!..
İnsanlar, açlığı, yokluğu, derdi, borcu, harcı unutup, Padişahtan nişan almak sevdasına düşmüşler.
Padişahta yapılan hizmetin büyüklüğüne göre çeşit çeşit nişanlar varmış. Birinci dereceden altın yaldızlı nişan, ikinci dereceden altın suyuna batmış nişan, üçüncü dereceden gümüş kaplama nişan, dördüncü dereceden demir nişan, beşinci dereceden kalaylı nişan, altıncı dereceden çinko nişan, yedinci dereceden teneke nişan...
Gelen giden nişan alıyormuş. Artık öyle olmuş, öyle olmuş ki, nişan yapmaktan Padişahın memleketinde hurda demir, çinko, teneke kalmamış. Fincancı katırının boynundaki çangur çungur sallanan cam boncuklar nasılsa, körük gibi şişirilen göğüsler üzerinde de nişanlar, işte öyle sallanmaya başlamış.
İnsanların göğüslerinde şangur şungur nişanların sallandığı, Padişahın kim gelirse nişan dağıttığını duyan bir inek de,
- "Nişan asıl benim hakkım!" diyerek bir nişan almayı aklına koymuş.
Açlıktan bir deri bir kemik, böğrü böğrüne çökmüş, kaburgası omurgasına geçmiş inek koşa koşa sarayın kapısına gelmiş. Kapıcıbaşıya,
- Padişaha haber verin! demiş. Bir inek kendisini görmek istiyor. Başlarından savmak istemişlerse de,
- Padişahı görmeden, bu kapıdan bir adım atmam!... diye böğürmeye başlayınca,
Padişaha,
- Efendimiz, kullarınızdan bir inek huzurunuza çıkmak istiyor... demişler.
Padişah,
- Gelsin bakalım, bu da nasıl bir inekmiş... diye ineği huzuruna çağırıp,
- Böğür bakalım, ne böğüreceksin?... diye sormuş,
İnek de,
- Sultanım, demiş, duyduğuma göre nişanlar dağıtıyormuşsun. Ben de nişan almak istiyorum.
Padişah,
- Hangi hakla? diye bağırmış. Sen ne yaptın. Memlekete nasıl bir yararlılığın dokundu ki sana nişan verelim?...
O zaman inek,
- Efendimiz! diye söze başlamış. bana nişan verilmesin de kimlere verilsin? Ben daha insanlara ne yapayım? Etimi yersiniz, sütümü içersiniz, derimi giyersiniz. Gübremi bile bırakmaz kullanırsınız. Teneke bir nişan için, daha ne yapayım?
Padişah, ineğin isteğini haklı bulmuş. İneğe ikinci dereceden bir nişan verilmiş.
Boynunda nişanı, inek sevinçten oynaya oynaya saraydan dönerken katırla karşılaşmış.
- Selam inek kardeş!
- Selam katır kardeş!
- Nedir bu sevincin? Nereden gelirsin böyle? İnek herşeyi bir bir anlatmış. Padişahtan nişan aldığını da söyleyince katır da coşmuş.
O coşkunlukla doğru dörtnala saraya varmış.
- Padişahımız efendimizi göreceğim!.. demiş.
- Olmaz!.. demişler.
Ama, babadan kalma inatçılığı ile katır art ayaklarıyla saray kapısında direnince, Padişaha durumu iletmişler. Padişah,
- Gelsin bakalım, katır kulum da... demiş.
Katır huzura varınca, bir katır selamı verip, el etek öptükten sonra, nişan istediğini söylemiş Padişah sormuş:
- Sen ne yaptın ki nişan istiyorsun?
- A hünkarım, daha ne yapayım? Savaşta topunuzu, tüfeğinizi sırtımda taşıyan ben değil miyim? Barışta çoluğunuzu çocuğunuzu arkamda götüren ben değil miyim? Ben olmazsam, işiniz temelli bitiktir.
Katırı da haklı bulan Padişah,
- Katır kuluma da birinci dereceden bir nişan verilsin!... diye ferman eylemiş.
Katırda bir sevinç bir sevinç, dörtnala saraydan dönerken eşekle karşılaşmış. Eşek,
- Selam yeğenim!... demiş. Katır,
- Selam amcabey!.. demiş.
- Nereden gelip, nereye gidersin? Katır başından geçenleri anlatınca,
- Dur öyle ise, padişahımıza gider, bir nişan da ben alırım!.. diye dörtnala saraya koşmuş.
Saray koruyucuları, deh demişler, çüş demişler, eşeği bir türlü atlatamayınca Padişaha varıp,
- Eşek kulunuz gelmiş, huzura çıkmak ister! demişler. Eşeği kabul buyuran Padişah,
- Ne dilersin ey eşek kulum?.. deyince,
Eşek de dilediğini bildirmiş. Padişah, canı burnuna gelip kükremiş:
- İnek eti ile, derisi ile, gübresiyle bu memlekete, bu millete hizmet etti. Katır dersen savaşta, barışta yük taşıdı, bu vatana hizmet etti. A eşek, ya sen ne iş gördün ki, bir de kalkmış eşekliğine bakmadan nişan istersin?.. Utanmadan bir de karşıma gelmişsin. Söyle, ne halt ettin?
O zaman eşek keyfinden sırıtarak,
- Aman Padişahım efendim, demiş, size en büyük hizmeti eşek kullarınız yapmıştır. Eğer benim gibi binlerce eşek kulların olmasaydı, hiçbir taht üzerinde oturabilir miydin?
Saltanat sürebilir miydin? Dua et biz eşek kullarına ki, bizim gibi eşekler var da, sen de böyle saltanat sürüyorsun.
Padişah, karşısındaki eşeğin, öyle her eşek gibi teneke nişanla gözü doymayacağını anlamış,
- Ey eşek kulum, Haklısın senin sayende ben bu makamdayım demiş. Senin bu çok yüksek hizmetini karşılayabilecek bir nişanım yok. Sana ölünceye kadar beylik ahırından hergün Makarna, Bulgur, Üzüm hoşafı ve Kış aylarındada kömür,bağladım..
Ye, yee saltanatım için durmadan anır!..
Aziz NESİN'den ALINTIDIR..

Güzel Bir Yaşam İçin...

SAĞLIK:
Çok su için.
Kahvaltıyı kral, öğle yemeğini prens ve akşam yemeğini de dilenci gibi yiyin.
Ağaçlarda ve bitkilerde yetişen yiyecekleri daha çok ve fabrikalarda üretilen yiyecekleri daha az yiyin.
3 E ile yaşayın — Energy (enerji), Enthusiasm (heyecan) ve Empathy (duygu paylaşımı).
Meditasyon, yoga ve dua yapacak zaman yaratın.
Daha çok oyun oynayın.
Her zamankinden daha fazla kitap okuyun .
Her gün en az 10 dakika sessiz olarak oturun.
7 saat uyuyun.
Hergün 10-30 dakika yürüyüş yapın. Ve yürürken gülümseyin.
KİŞİLİK:
Hayatınızı başkalarınki ile karşılaştırmayın. Onların seyahatinin ne hakkında olduğuna dair hiçbir fikriniz yok çünkü.
Kontrol edemeyeceğiniz olumsuz düşüncelere veya şeylere sahip olmayın. Bunun yerine
enerjinizi olumlu şekilde şu an için harcayın.
Kendinizi fazla abartmayın; sınırlarınızı bilin.
Kendinizi çok da ciddiye almayın; kimse yapmıyor.
Kıymetli enerjinizi gevezelikle, dedikoduyla boşa harcamayın.
Uyanık iken daha fazla hayal kurun.
Kıskançlık, çekememezlik zamanın boşa harcanmasıdır. İhtiyacınız olan herşeye zaten
sahipsiniz.
Geçmiş meseleleri unutun. Birlikte yaşadığınız/çalıştığınız kişinin geçmiş hatalarını hatırlatmayın. Bu durum mevcut mutluluğunuzu bozar.
Hayat, birisine kin duyarak zamanı boşa harcamak için çok kısadır. Kimseden nefret
etmeyin.
Geçmişinizle barış yapın ki, şimdiki zamanı bozmasın.
Sizden başka hiç kimse sizin mutluluğunuzdan sorumlu değildir.
Hayatın bir okul olduğunu ve öğrenmek için burada olduğumuzu unutmayın. Problemler, cebir dersi gibi gelip giden, ancak aldığımız derslerin bir ömür boyu ettiği
eğitim programının bir parçasıdır.
Daha fazla gülümseyin ve gülün.
Her tartışmayı kazanmak durumunda değilsiniz. Aynı fikirde olmamak için anlaşın.
SOSYAL YAŞANTI:
Ailenizi sık arayın.
Her gün diğerlerine iyi bir şey verin.
Herkesi herşey için affedin.
70 yaşından büyük ve 6 yaşından küçük kimselerle vakit geçirin.
Hergün en az 3 kişiye gülümseyin ve tanımadığınız en az 1 kişiye “GÜNAYDIN” deyin.
Başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğü sizi ilgilendirmez.
Hasta olduğunuz zaman işiniz size bakmamalı. Arkadaşlarınız bakmalı. Onlarla temasta olun.
HAYAT:
Doğru şeyi yapın!
Faydalı, güzel veya neşe dolu olmayan herşeyden uzak durun.
TANRI herşeyi iyileştirir.
Bir durum iyi veya kötü olsun, nasılsa değişecektir.
Nasıl hissettiğinizin önemi yok, haydi kalkın, giyinin ve ortaya çıkın.
En iyisine henüz sıra gelmedi.
Sabah canlı olarak uyandığınız zaman, bunun için TANRI’ya şükredin.
Maneviyatınız daima mutludur. Öyleyse mutlu olun.

Neden Avrupa'dan Daha Pahalıya Et Yiyoruz?

Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ, Ç.Ü. Ziraat Fakültesi, iortas@cu.edu.tr
Türkiye İyi Beslenebiliyor mu?
Türkiye sahip olduğu coğrafya, iklim ve tarım potansiyeli nedeniyle insan beslenmesi için uygun koşullara sahiptir ender ülkelerden biridir. Ancak ülkemiz sahip olduğu tarım potansiyeline rağmen dünyada iyi beslenemeyen ülkeler arasında sayılmaktadır. Özellikle gıdaların besin elementi ve vitamin içeriğinin düşük olması, ekmek kalitesinin düşüklüğü toplumun sağlık ve düşün hayatına olumsuz etki edeceği kaçınılmazdır. Gıda üretimi, dağıtımı ve bozulan gelir dengesi ve diğer nedenlerden dolayı köylere ve kırsal kesime göre kentlerin hayvansal gıda kaynakları yönünden daha kötü beslendikleri biliniyor. Son yıllarda bir taraftan artan et fiyatlarının yüksekliği, diğer taratan sağlıksız kesilen hayvanlar ve at-eşek eti ile toplum sağlığı ciddi şekilde etkilenmektedir. Sağlıklı bir toplum için herkesin günlük gereksinim duyduğu minimum hayvansal gıdaları sağlıklı et ve et ürünlerinde sağlanması için devletin önlem alması gerekir.
At-Eşek etinin piyasaya çıkması etin pahalı olması sonucu mu?
Son yıllarda Adana kentinin yakasını bırakmayan bir sorun kaçak at-eşek etinin piyasaya sürülmesidir. Sorun eskiden Kayseri'ye mal edilirdi çünkü at-eşek eti ile sucuk yapımı ilişkilendirilirdi. Gerçi geçmişten beri değişik lokanta, kafeterya, kasap ve benzeri işyerlerinde bu etlerin satıldığı söylenirdi ancak Adana'da peş peşe kaçak at-eşek etinin vatandaşa yedirilmesi, bazı ahırlarda yaşlı eşeklerin bulunması kadar etkili olmamıştı. Özellikle Çukurova Üniversitesi öğrencilerinin kaldığı Kredi Yurtlara bağlı Fevzi Çakmak yurduna ve bazı hastanelere söz konusu etlerin aynı firma tarafından sağlanması konunun boyutunun genişlediğini gösteriyor. Üniversite öğrencileri üniversite içinde pretosto gösterisi yaptılar. Arkasından basına sızan haberlerde pretosto gösterisi yapan öğrenciler hakkında soruşturmanın açılması daha fazla ses getirdi. Adana valisi Sayın İlhan Atış "çok az et kebaplık olarak satılmış" ifadesi ile kamuoyunun tepkisini hafifletmeye çalıştıysa da Adana kentini at-eşek eti yemekle bilinir olma
9 Şubat tarihli gazetelerde Gaziantep zabıta ekiplerinin "Hindistan'dan kaçak olarak getirildiği belirlenen 370 kilo bufalo eti ile 160 kilo kokmuş tavuk eti" yakaladıklarını yazıyordu. Bu haberler okununca doğal olarak sağlıklı gıda bulma konusundaki kaygı ve güvensizlikler daha da artmaktadır.
Neden eşek-at etti yedirilmek isteniyor?
Bir tarım ülkesi olan Türkiye'de hayvancılığın uzun zamandır ihmal edilmesi, Güney doğuda terör nedeniyle başlayan göç, ithal edilen et bugünlerde yaşanacakların habercisiydi. 1980'li yıllarda dışarıdan hayvansal ürünlerin ithal edilmesi ile kendiliğinden ülkemiz hayvancılığı bir anda ekonomik olmaktan çıkmıştır. Kısa sürede vatandaş hayvanlarını elden çıkardı ve kentlerin varoşlarına taşınarak kısa sürede yoksullaşmışlardı. Devlet özelleştirme süreci ile Et Balık Kurumu kelepir fiyatına satıldı ve vatandaşın hayvanları ve et ürünleri alınamaz olmuştu. Bürün bunarlın sonucunda bugün et fiyatları Avrupa Ülkelerinden daha pahalıya gelince doğal olarak bazı sahtekârlar da yaşlı, hasta hayvanları toplayıp ucuz et üreterek pahalıya satma yoluna gitmişlerdir. 72 milyonluk nüfusu ile ülkemizin et ihtiyacı karşılanamadığı için son yıllarda kırmızı et açığı nedeniyle fiyatların bir yılda yüzde 50'den fazla arttığı ATO başkanı Sinan Aygün tarafında açıklanmıştır.
At-eşek etti yeniliyor mu?
Birçok toplumda at-eşek eti yeniliyor ancak ülkemiz insanın alışık olmadığı ve beslenme kültüründe olmayan bu tür etlerin topluma isteği dışında yedirilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. Hiçbir topluma istemediği bir etin bu şekilde yedirilmesi yanlış. Söz konusu etlerin yaşlı, hasta ve hijyen koşullarından uzak ortamda ahırlarda kesilmesi ile sunulması başlı başına sağlık sorununu gündeme getirmiştir.
Maalesef ülkemizde çoğu insanın tüketim alışkanlığı ile satın alma konusunda hassas olmadığı bilindiğinde insana bu şekilde sağlıksız et yedirilmesi kabul edilemez.
Dünyanın En Pahalı Eti Türkiye'de mi yeniliyor?
Ülkemizde hayvan sayısının azalması ile başlayan arz talep dengesi beraberinde et fiyatlarını aniden artırdı. Geçen aylarda bulunduğum bir çok Avrupa ülkesindeki reyonlardaki et fiyatlarının bizim gibi dünyanın 8. büyük tarım ülkesine göre daha ucuz olması beni şaşırttı. Gazete haberlerinde göre Almanya'da etin kilosu 7 dolar, Romanya'da 5 dolar, Bulgaristan'da 3.5, Avusturya'da 2.5, Brezilya'da 2 dolar iken Türkiye'de 16 dolar değerindeymiş.
2008 yılında 19 TL olan et fiyatı bugün 30 TL sınırını aşmıştır. Geçen yıldan bu yana %50-60 oranında arttığı belirtiliyor. Yaşanan gelişmeler ve eldeki mevcut hayvan potansiyeli ile talebin karşılanması dikkate alındığında et fiyatlarının daha da aratacağı söyleniyor. Basına yansıyan haberler Rusya'nın Türkiye'den beyaz ithal etme isteği ve bu durumun arz talep dengesinin değişebileceği yönündedir. Türkiye'nin beyaz et üretimi 1.250 .000 ton olan ülkemizin artan ihracat talebi beyaz et fiyatını artırabilir. Türkiye'deki beyaz etin fiyatının da artacağı beklenmesi kırmızı et ile beyaz et arasındaki fiyat farkını 4-5 katından daha farklılaştırabilir. Yoksulun protein ihtiyacı bugün ancak beyaz et ile karşılanıyor. Toplumun ucuz et alamaması toplum sağlığı için ciddi sorun yaratabilir. Et fiyatlarının artması ile birlikte süt ineklerinin kesilmesi ile süt fiyatının da artacağının habercisi. Yeterli protein tüketemeyen ülkemizin elindeki biricik et ve ürünlerinden yararlanması ciddi bir sağlık ve gelecek konus
Dünyanın en pahalı eti yeme konumuna gelmemizin temeli usun erimli bir tarım politikamızın olmamsı ve ilgisiz özelleştirmelerin ciddi payı bulunmaktadır.
Canlı Hayvan İthali Çözüm mü?
Tam da böyle dönemlerde canlı hayvan ithali gündeme gelmektedir. Canlı hayvanların bir kısmı et için bir kısmında damızlık amacı ile getirtilmiştir. Ülkemiz bilimsel çalışmalarla önem verip yerli ırkları geliştirip toplumun ihtiyaç duyduğu et üretimini sağlamak erine, dışarıdan bu bölgeye adaptasyon sorunu olan hayvan ithaline yönelmiş. Çok yüksek fiyatlar ile alınan hayvanlar ülkemize adapte olmakta zorlanmış, kimi telef olmuştur. Halen ülkemizin arzu edilen ölçüde belirlenmiş bir politikası ne yazık ki yok.
Et Balık Kurumu Neden Kapatıldı ve Sonra Neden Yeniden Kamulaştırıldı?
Et fiyatlarının artması ile başlayan tartışmada Et Üreticileri Birliğinin yaptığı açıklamada "canlı hayvan ithaline izin verilmeli" ifadesi kullanıldı. Bu açıklama 1980'li yıllarda ithal edilen peynir ve et sonrası hayvancılığımızın zarar görmesi ve arkasında Et Balık Kurumunun Özelleştirilmesi ile başlayan et ve ürünlerinin fiyatlarının bugün geldiği yeri bir kez daha gündeme getirdi. Ülkemiz özelleştirme çerçevesinde önce Et-Balık Kurumunu özelleştirdik sonra Et Balık Kurumu yeniden özelleştirmeden çıkarıldı. Ancak bugün piyasadaki rolü %1 kadar olup arz talep dengesini düzenleyecek konumda değildir. Özellikte Doğu ve Güneydoğuda bir taraftan hayvancılık desteklenirken, diğer tarafta halka ucuz et sağlanıyordu diğer tarafta vatandaşın ürettiği hayvan ürünlerini soğuk hava depoları ile kışlık gıda depolamasına yardımcı olmaktaydı. Şimdi o gelenek ortadan kalktı ve vatandaşın et ve et ürünleri ile beslenmesi vahşi piyasanın kurallarının vicdanına kalmıştır.
Bizim gibi tarımsal nüfusu geniş olan ve halen nüfusunun yarısından fazlasının kırsaldan beslendiği ülkelerde tarıma dayalı özelleştirmelerin getirisi ve götürüsünün iyi hesaplanması gerekir. Et Balık Kurumu, Tekel, Şeker Fabrikaları ve diğer tarıma dayalı Kamu İktisadi Teşebbüslerin günümüz koşullarında özelleştirilmesinin bugün yarardan çok ülkemize ve onunla ilgili geçimini sağlayan kişilere zarar vermiştir. Et-Balık Kurumunun özelleştirilmesinin verdiği zararın etkisi bugün yüksek et fiyatı toplumun yeterince beslenememesi ile yaşanmaktadır.
Ne yapmalı?
Sonuç olarak bir tarım ülkesi olan ülkemizin hayvancılıkta gerilemesi sonucu et fiyatının artması, topluma sahtekârların at-eşik eti yedirmesi ülkemizin büyüklüğüne yakışmıyor. Sorun bir bütün olup, sebep sonuç ilişkisi içinde dün alınan bazı politik kararlar bugün et fiyatlarının artmasına ve bunun sonucu sahtekârların at-eşek eti satması noktasına kadar getirmiştir. Bu durum toplumun belenmesine olumsuz etki etmekte bunun yansıması toplumun verimliliğine mutlaka etki edecektir.
Yapılması gereken, ülkemizin önelcikle bir tarım ve gıda politikasının oluşturulması. Tarım bakanlığı ile Sağlık bakanlıklarının birlikte sağlıklı toplum stratejileri programı hazırlamaları mutlaka sağlanmalı.
Belirlenecek makro projeksiyona ve hedefe uygun stratejiler hayta geçirilmelidir.
Bunun için mutlaka insanımızın günlük et ve protein ihtiyacı dikkate alınarak ona uygun ihtiyaç planlanması yapılmalı.
Yeniden hayvancılığı özel önem verilmeli. Güney Amerika, Avustralya, Yeni Zelanda'nın ve Arjantin'in hayvancılığa verdiği öneme benzer önlemler alınabilir.
Hayvan yetiştiriciliğinde belirli fonların ve verginin azaltılması ve hibelerin yapılması önemli olabilir.
Yerli ırkların iyileştirilmesi çalışmaları için bilimsel çalışmalarla önem verilmeli ve ihtiyaç duyan büyük işletmelere destek sağlanmalıdır.
Gerekirse arz talep dengesi piyasayı düzenleyecek bağımsız özerk Et Balık Kurumu gibi bir birim yeniden organize edilebilmelidir.
Et Balık Kurumu yeniden etkinleştirmeli ve piyasadaki düzenleyici rolü araştırılmalıdır. Bu konuda gerekli denetimlerin yapılması da gözden kaçırılmamalıdır.
Türkiye'nin et ihracatı takvimi yeniden düzenlenmeli.
Bu arada dışarıdan içeriye kaçak et girişi ve işlenmiş et ürünlerinin girişi engellenmelidir
Ülkemize girecek toplumun alışık olmadığı kaçak et pazarına müsaade edilmemelidir. Meracılık ile hayvan yetiştiriciliği paralel düşünülmeli. Çayır mera alanlarının korunması veya genişletilmesi konusunda yasal düzenleme yapılmalı.
Yayla yasağı kaldırılmalı ve vatandaşların kırsalda hayvancılık yapmasının önü açılmalıdır.
Unutmayalım iyi beslenmeyen bir toplum hiçbir sorununu çözemez.
10/02/2010, Çarşamba, Adana

Biz Kadınları Hiç Sevmedik!

Saçlarını sevdik hele birde sarışınsa daha çok sevdik... Ağızlarını sevdik hele bir de şehvetli ve dolgun ise daha çok sevdik... Göğüslerini sevdik... Bacaklarını sevdik hele birde sütun gibiyse bayıldık... Kalçalarını sevdik... Gerçekten güzel vücutlu ve "çıtırsa" daha çok sevdik...
Yolda, arabada, televizyonda, internette onlara hep "baktık"... Her yerlerine iyice
ve dikkatle! Baktık... Pekiyi görememiş olacağız ki bir daha baktık... Bir daha ve bir daha... Kadınların her yerlerine baktık ama GÖZLERİNE ya hiç bakmadık ya da
baktığımızda çok GEÇ olmuştu... Biz kadınlara çok dokunduk! Onlar istese de istemese de dokunduk... Son yıllarda dini motiflerden güç bulanlarımız oldu... Eh yozlaşan toplum ve geç gelen adalet olunca da 13-14 yaşındaki ÇOCUKLARA bile dokunmaya başladık! SAPIK damgası yemeyi göze alanlar bile şaşırdı, çünkü SAPIK diye haykıran ne kadar azdı! Kimimiz "araştırmacı" oldu icraata geçemedi! Onlar CD ve DVD'ler ile idare etti! Hatta SAPIKLARA tepki bile gösterdi... ya onlar ne yaptı? Gerçek dünyada namuslu olanlar sanal dünyada bu çocukları aradı... Aradı ve hep buldu!
Kadınlara "dokunmada" dünya sıralamasında üst yerlere geldik... 2009 itibariyle rakamlar oldukça "umut verici". % 40'ını SÜREKLİ DÖVDÜK... %45'ine DUYGUSAL ŞİDDET uyguladık (küfür, hakaret, küçük düşürme)... %16'sına ZORLA SAHİP OLDUK... ve olmaya devam ediyoruz... Tüm bunlara maruz kalan HER 3 kadından biri İNTİHARA kalkıştı ama biz hiç oralı olmadık... (bize ne değil mi? Fener ya da CimBom maç kaybedince çok üzüldük ama kadınlar söz konusu olunca pek oralı olmadık) % 9'una daha MASUM BİRER ÇOCUKKEN bile dokunduk... Ama hep SUSTULAR... Çünkü konuşsalar kimse inanmazdı..." kim bilir neler yaptın ki sana tacizde ya da tecavüzde bulundu AMCAN ya da KOMŞUN" bu da sana DERS olsun... Ama bu DERS o kadar acıdır ki biz ERKEKLER bilemeyiz...
Bizlere sorduklarında %25'imiz "bazı durumlarda KADIN DÖVÜLÜR" demeyi doğal bir şey gibi dile getirdik...
İSLAMİ ÖĞRETİ yalanları ile KADINLARI ve KIZLARI bizlerin KÖLESİ yapmaya başladık ve bu çabalar sonuçlarını vermeye başladı... Artık kadınlar o bildiğiniz kadınlar değil! % 51'i erkekler ile tartışmayı bile "saygısızlık" sanıyor artık...%36'sı kendisi para kazansa bile parasını nasıl harcayacağına karar veremeyeceğine inanmış... Ya da inanmak zorunda kalmış...
% 52'si "erkek kadından sorumludur" diyecek kadar kadınlığını unutmuş... Ya da
unutturulmuş. ..% 49'u "erkek ne zaman isterse bana sahip olabilir benim itiraz
hakkım olamaz" diyecek konuma gelmiş ya da getirilmiş... Kabul edelim biz kadınları KULLANMAYI çok sevdik... Evde, işte, siyasette, okulda kısacası her yerde... Parti kongrelerinde sözde liderler konuşurken arka fonda 3-4 kadın vardı hep... Onlardan VİTRİN yaptık... İMAJ yaptık... Başörtülü, normal türbanlı, modern türbanlı ve türbansız... Parti çalışmalarında kapı kapı dolaşanlar hep KADINLARDI... Koşturan ve çabalayan hep KADINLARDI... Miting olduğu zaman onları ön sıralara toplayıp KARANFİLLER attık üzerlerine ve iki lafın birinde anam, bacım edebiyatı yaptık... Ama "ANANI DA AL GİT" demek bize daha çok yakıştı! Cennet anaların ayakları altında" diye diye büyütüldük... ama ANALARI hep ayaklarımız altında ÇİĞNEDİK... EZDİK... TEPİKLEDİK...14 şubat sevgililer günü ya da Anneler Gününde bir kaç saat ara verdik! Ama sonra yine ezmeye devam ettik... İş verirken bile onları hep düşündük! İşyerinde gözümüz gönlümüz açılsın ya da malum niyetler ile BAYAN ELEMAN ARANIYOR ilanı vermeyi çok sevdik... 2009 Türkiyesinde KADIN olmanın ne kadar zor olduğunu biz erkekler bilemeyiz... Çünkü artık KONUŞMUYORLAR... KONUŞAMIYORLAR... KONUŞTURULMUYORLAR... İslam dinini sömüren ve kullanan KARANLIK ZİHNİYET kendi kadınlarını yetiştiriyor... Susan, itaat eden ve kaybolmuş kadınlar, kızlar... hatta çocuklar... Arada VİZYON ya da İMAJ için ortaya "sürülen" kadınlara bakmayın siz... Onlar da biliyor "kullanıldıklarını" ama artık düzen kurulmuş... Bu ülkenin kurucusu ATATÜRK 1930 lu yıllarda Türk kadınına dünyadaki birçok çağdaş ülkeden önceden hak ettiği HAKLARI verdiğinde umutlanmıştık. Çünkü o ATATÜRKTÜ... Kurtuluş Savaşı'nda bebeğinin kundağında mermi taşıyan anayı ya da cephede erkeği ile göğüs göğüse savaşan bacısını unutmadı... İhanet etmedi...
Ama BİZ ihanet ettik! Türkiye Nereye Gidiyor? Diye soruyor herkes birbirine... Cevap ne kadarda açık değil mi? Türkiye hızla ve şevkle KARANLIĞA gidiyor... Hatta KOŞUYOR... Çünkü YARATILMIŞLARIN YARISI olan KADIN YOK OLUYOR! Benim anam, bacım, sevgilim, kızım YOK OLUYOR. Kadını YOK OLAN ülkenin gideceği yol bellidir...KARANLIK ve ONURSUZ bir gelecek... Bu işi PLANLI yürütenler İSLAMİ motifler ya da örnekler ile KADININ İKİNCİ SINIF KONUMA gelmesini doğal karşılamamızı bekliyorlar... Bu işe KURANI KERİMİ ortak koşmaları ne acı... Mesela miras hukuku... Erkek çocuğa 2 pay, kız çocuğa 1 pay ya da kadının erkeğe İTAAT etmesini empoze eden garip ayet ya da sureler... Belli ki burada büyük bir istismar var... Çünkü tüm alemi yaratan ALLAHIN kendi yarattığını aşağılaması söz konusu bile olamaz... Kuran'ı kendi amaçları için yorumlayanlar KADINI ikinci plana atmayı çok seviyor olabilir ama biz hiç sevmedik... Şunu o kalın kafanıza sokun...
KADIN = ERKEK...
ERKEK = KADIN'dır...
Bazı konularda kadın bazı konularda erkek ÜSTÜN olabilir... Ama tüm bu zayıf ve üstün yönleri bir arada düşündüğünüzde tek bir gerçek var;
KADIN = ERKEK...
ERKEK = KADIN...
Bu GERÇEĞİ kabul etmemek bize her zaman kaybettirecek ve kaybettiriyor... 8 MART KADINLAR GÜNÜYMÜŞ! KADINI olmayan ülkenin kadınlar günü olmaz... Kutlanmaz. Burada yazılanlar size ters geldi ise vah benim ülkeme... Çünkü "sizler" sayesinde sonumuz gelecek. KADIN benim diğer yarım ve benim diğer yarımdan vaz geçmeye niyetim yok...
Türkiye Ne zaman kurtulur?
Ülkenin üniter, ulus ve LAİK devlet yapısına inanan ve SAHİP çıkan 550 milletvekilinin YARISI ÇAĞDAŞ TÜRK kadını olduğu zaman bu ülke KURTULUR. Yani 550 vekilin yarısının KADIN olmasını isteyen MİLLİ İRADE... Seçmen... Oy kullanan... Sen ve ben. Buna karşı çıkanlar o KALIN KAFALARINA soksunlar bu gerçeği. Türk Kadını benim diğer yarımdır ve ben TAM olmak istiyorum... Çünkü onlara İHANET EDEMEM... Tüm bunlara yürekten inanmıyorsanız lütfen "sözde" sevdiğim kadın dediğiniz kadına "SENİ SEVİYORUM" demeyin... Çünkü çok komik ve acınası oluyorsunuz... LÜTFEN artık kadınların GÖZLERİNE ve BEYİNLERİNE bakmaya başlayın... Türk Kadını ve erkeğinin daha aydınlık günlerde yaşaması dileklerim ile arz ederim.
Dr. Eray AYBAR

Gün Atatürkçülerin Günüdür!...

Atatürkçüler!..
Atatürk Cumhuriyetinin sahipleri..
Laik, çağdaş, batılı, demokrat Türkiye Cumhuriyeti'ne inanan insanlar..
Eğer bugün susarsanız, bugün sinerseniz, bugün koparılan gürültüler, toz duman edilen ortamda Atatürk ve Cumhuriyeti'nden şüphe ederseniz hele, biteriz. Atatürk biter.
Atatürk Cumhuriyeti biter... Yıllar önce İkinci Cumhuriyet sulandırmasıyla ortaya çıkıp, aslında Ortadoğu ve Orta Asya'ya göz dikmiş Amerika'nın ihtiyaç duyduğu tampon, uydu "Ilımlı İslam" devletine döneriz.
O zaman yeni bir Atatürk de bekleyemeyiz. Çünkü Atatürkler tarihte kolay yetişmiyor...
En azılı düşmanı Lloyd George'un dediği gibi, yüzyılda bir geliyorlar dünyaya...
Geçen yüzyıl bize nasip olmuştu. İki yüz yıl üst üste şansın bize dönmesini ummayın...
Bakın, Ortadoğu ve Orta Asya siyasetini tamamen bir Ilımlı İslam Türkiye'ye bağlamış Amerika'nın niyetleri nasıl açık!..
Ne diyor gayri resmi sözcüleri Newsweek dergileri.. Türkiye'de iki derin devlet var. Biri temiz..
Onlar Atatürk Cumhuriyetçisi laikler.. Kimler?.. Ordu.. Yargı.. Üniversiteler. Yani tüm dinamik güçler ve tüm Atatürk bekçileri... Bunlara dil uzatamıyor.
Ne diyor..
Bir de Kirli derin devlet var.. Temiz derin devlet varlığını devam ettirebilmek için kirliye muhtaç.
Yani eninde sonunda o da bulaşık... O da kirli.. ..Ve baklayı ağzından çıkarıyor.. "Ey Türk milleti..
Bu derin devletten kurtulmak için tek yol var önünde.. Mart ayındaki seçimlerde oyunu AKP'ye ver.
Yüzde 47'den daha fazla ver ki, onlar iyice coşsun, ötekiler iyice pıssınlar.."
Yani, Deniz Baykal'ın göstermelik, Devlet Bahçeli'nin "Yavru" muhalefetine bile tahammül edemiyorlar, görünüşte.
Aslında Amerika'nın sorunu muhalefet değil. Bir Kemal Derviş müdahalesiyle işi nasıl başarıp, darmadağın ettikleri tüm öteki partiler yanında iktidarı AKP'ye nasıl altın tepside sunduklarını bilmeyen var mı?.
Amerika'nın sıkıntısı Atatürk'ün ve ilkelerinin yılmaz bekçisi Ordu.. O orda, öyle dimdik durdukça, cumhuriyetin laik ilkelerinden ödün vermek, Ilımlı İslam devleti kurmak mümkün olmayacak.. O zaman hedef ne?..
Ordu!.. Türkiye'nin derin devleti var da Amerika'nın yok mu?.. Onlar salmazlar mı kendi derin devletlerini Türk Ordusunun üzerine.. O ordu yıpratılır, o ordunun Türk halkı nezdindeki başından beri açık ara süren "1 numaralı güvenilen kurum" niteliğine gölge, şüphe düşürülürse iş kolaylamaz mı?.. Oynanan oyun bu..
Bu ülkede her iktidar, polisi ele geçirebilir.. Ama Menderes dahil, Ordu'yu ele geçirebilen çıkmadı. Çıkmaz.
O Harpokulu orda durdukça çıkmaz.
Bugün polis ne durumda biliyor musunuz? Tarikatlar ne kadar sızmışlar haberiniz var mı?
Bugün Ordu'yu yıpratan her olayın içinde ve başında polisin olması tesadüf mü?. Polis, yargının, yani savcıların, mahkemelerin isteğiyle mi hareket ediyor, yoksa iktidarın emir kulu mu?. Polisin o gün nereleri basacağını polisten evvel devlet televizyonunun bilmesini neye bağlıyorsunuz mesela...
Çok kritik bir Ordu mensubunun evi basılır, güya çok önemli belgeler ele geçirilirken, savcılara haber verilmeyişi, polisin eve gelip yalnız başına 3 saat çalışması ve bilgisayarı yedekleme yapmadan alıp gitmesi tesadüf mü?.
İçinden çeşitli silahlar çıkan kazı yapılırken, polisin tüm özel yayın kurumlarına engel olup, sadece TRT kameramanı eşliğinde çalışması hep masum tesadüf, ya da talihsizlikler mi?.
Ordu'dan şüpheyi pompalayan satılık kalemler, hem de bu kadar temel yanlışı yapan polisi niye eleştirmiyorlar sizce?.
Geçen gün, bulunan silahlarla ilgili, 1965 yılında askeri okulda bize verdikleri dersi özetledim.
İşgal altındaki ülkede, işgalcilerle gerilla savaşı yapmak için, barışta gömülen, saklanan silahları anlattım.
Bir emekli General dedi ki.. "Yazdıkların doğru.. Bak sana söylüyorum. Bugün bulunan tüm silah ve cephanenin devlete kayıtlı olduğunu asker de, polis de biliyor. Asker görev bilinci içinde sırlarını açıklamaz. Susuyor. Polis bunu biliyor ve kullanıyor.. Asker hızla yıpranıyor.."
Ergenekon adı altında kopan tüm gürültünün baş hedefi, Atatürkçüler ve de özellikle Atatürk'ün ordusu..
İşte onun için diyorum.. Gün susma, sinme, geri adım atma, "Hele bir bekleyelim" deme günü değil..
Onlar organize..
"Fet" diyorum, yüzlerce küfür, tehdit maili yağıyor. Bir yerden işaret almış gibi..
Bütün gazete yöneticileri, bütün köşe yazarları bu baskının altında.. Atatürk'e söven yazılar son günlerde nasıl azdı, nasıl yoğunlaştı?.. Çünkü onlara da alkış yağıyor her sövmelerinde, ayni merkezlerden.. Coşuyorlar.
Atatürk Cumhuriyetçileri. Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençler.. Korkmayın.. Sinmeyin.. Susmayın..
Bilgisayarlar kilitlensin haykırmanızla.. Atatürk'ün kurumları,onları sahiplendiğinizi görsün, hissetsin, yaşasınlar.. Bu ülke bizim.. Bu cumhuriyet bizim.. Atatürk bizim..
Biz yaşadıkça.. Korkmadıkça, sinmedikçe, palavraya pabuç bırakmadıkça..
Hıncal ULUÇ

Doğum Tarihine Göre Kişilikler

1 Ocak - 10 Ocak
Huzursuzluk ve kavgadan hoşlanmayan. Sevdiklerine düşkün, sabırlı ve çalışkan
Kimsenin bir şeyinde gözü olmayan, kendi çalışıp kazanmaktan yana olan.
Başarılı olmayı isteyen ve rahat, güvende yaşamayı arzulayan. Gayet kibar ve nazik
Doğru ve dürüst davranan. Başarısızlığa tahammülü olmayan, sevgiye önem veren.
Takdir edilmekten hoşlanan, yeniliklere açık, bulunduğu alanda parlamak isteyen
Kimi zaman coşkulu bazen karamsar olabilen. Fakat asla pes etmeyen, direnen.
11 Ocak - 19 Ocak
Son derece mantıklı, becerikli, akıllı, sözünde duran
Eğitim hayatına önem veren. Öğrendiklerini kolay kolay unutmayan.
Aklını ve yaratıcı hünerlerini kolaylıkla hayata geçirebilen
Neyin gerekli neyin gereksiz olduğunu iyi ayırt edebilen mantıklı.
Gerektiğinde sert konuşabilen. Aynı anda birden fazla konuda bilgi sahibi olabilen
Gözlem gücü yüksek, iş hayatında başarıya mutlaka ulaşabilen.
20 Ocak - 29 Ocak
Açık sözlü, yenilikçi, toplum bilinci yüksek, arkadaşlık ilişkileri güçlü
Orijinal düşünebilen, tavırlarıyla ilgi uyandırabilen buluşçu.
Gerektiğinde duygularını geri planda tutarak, mantıklı hareket edebilen
Zihinsel aktivite gücü yüksek, herkesten daha çabuk öğrenebilen.
Uygulamaya dönük, analizci, çağın ötesinde düşünebilen
Zorluklar karşısında aklıyla kolayca çözüme ulaşan, sınırlamalardan hoşlanmayan.
30 Ocak - 8 Şubat
Hızlı düşünebilen, gayet becerikli, dürüst ve arkadaşlıklara önem veren
Tarafsız bir gözlem gücüne sahip, yapmacık insanlardan hoşlanmayan.
Yabancı dil konusunda başarılı, konuşmaları sıradışı, yenilikçi
Bulunduğu ortamda kolayca ilgi uyandıran, sıradışı espri kabiliyeti olan.
Zeki, diğerlerinden çok çabuk öğrenen, kısa yoldan sonuca ulaşabilen
Bilime önem veren, tartışmalardan hoşlanan, ikna gücü yüksek.
9 Şubat - 18 Şubat
Sıradışı ilişkiler yaşamaya hevesli, özgürlüğüne düşkün yenilikçi
Yeni yerler keşfetmeye meraklı, modayı takip eden tasarımcı.
Bulunduğu alana yenilikler getiren, orijinal ve çekici. Kaliteyi seven
Başkalarından oldukça farklı, rutinlikten hoşlanmayan. Arkadaş çevresi geniş.
Seçici, iyi gözlemci, farklı kişiliği ile ilgi uyandırabilen
Çekiciliği ile karşı cins tarafından beğenilen, her giydiğini yakıştırmasını bilen.
19 Şubat - 29 Şubat
Hayal gücü oldukça yüksek. Sevdiklerine karşı duyarlı, çatışmalardan rahatsızlık duyan
Şifa gücü yüksek, insanlara sorunlarında yardımcı olabilen.
Duyarlı bir kişilik. Acıma ve şefkat duygusu yüksek. Pozitif düşünmeye çalışan
Yaratıcı kabiliyetleri olan, yargılayıcı davranmayan, değişime açık.
Karmaşa içinde yönelimini kaybetmeden ilerleyebilen, negatif insanlardan etkilenebilen
Derin tutkulara sahip, aşk ilişkilerinde verici ve cömert. Oldukça romantik, hassas.
1 Mart - 10 Mart
Duygularının farkında olan, bağımlılıklarına düşkün, kimi zaman değişken
Sosyal hayatta çekici kimliğiyle ilgi uyandıran, mütevazi ve çok sevilen.
Ailesine düşkün, evini yuvasını önemseyen, aşkta tutkulu, güzel düşünen
Kötülük bilmeyen, kendine yapıldığında oldukça etkilenen.
Muazzam yeteneklere sahip, sezgileri güçlü, olacakları hissedebilen
Karşı cins üzerinde duruşu, tavırları, fiziksel özellikleriyle oldukça beğenilen.
11 Mart - 20 Mart
Vizyon sahibi, her yerde başarılı olabilen. Hayallerini gerçeğe dönüştürebilen
Gücünü iyilik ve güzellikler adına yönlendirebilen. Öngörüleri doğru çıkan.
Doğaüstü yetenekleri olan, yalnız kaldığında güçlenen
Başkalarını kolaylıkla etkileyebilen. Olumlu ve güçlü enerjilere sahip.
Kararlılık gösterdiği zamanlarda her işin üstesinden kolayca gelebilen
Güçlü bir manyetizmaya sahip, gizlilikleri kolayca öğrenebilen sırdaş.
21 Mart - 31 Mart
Fiziksel yönden oldukça güçlü. Hedefini bilen ve yılmadan üzerine gidebilen
İsteklerine fazlasıyla düşkün. Dediğim dedik asla geri dönmeyen.
Emir almaktan hoşlanmayan
Kendi bildiği yolda ilerlemeyi seven.
Cinselliği yoğun ve etkileyici
Ateşli ve istekli.
1 Nisan - 10 Nisan
Çok canlı, bireylik duygusu yüksek
Yaratıcı enerjiye sahip, pırıltılı bir kişilik.
Yönetme gücü olan, insanları kolayca etkileyebilen
İyi bir oyuncu (sanat), kendini ifade etmesini bilen.
Hayatın güzel yanlarının tadını çıkarmasını bilen
İsteklerini gerçekleştirme gücüne sahip renkli bir kişi.
10 Nisan - 20 Nisan
Keşfetmekten, yeniliklerde bulunmaktan hoşlanan
Para harcama meyli yüksek, hoşsohbet, açık fikirli.
İyi niyetli, geleceğini şekillendirmeyi seven, yürekli
İnançlı, sağduyulu, cömert ve kendine güvenen.
Adaletli, yardıma hazır, takdir edilmeyi seven
Yabancı dile meyilli, seyahat etmekten hoşlanan.
20 Nisan - 30 Nisan
Güzelliklere aşık, gösterişli ve kaliteli olan herşeyi seven
Maddi ve manevi değerlerini önemseyen, koruyan, sahiplenen.
Sosyal hayatın içinde yer almaktan zevk alan. Arkadaşlarının önemseyen
Güzel bir çevrede yaşamak isteyen. Duyarlı ve estetik bir kişi.
İnce ve Nazik yapısıyla takdir edilen ve sevgi duyulan
Uzlaşmazlık, kavga ve çekişmelerden hoşlanmayan.
1 Mayıs - 10 Mayıs
Zihinsel yetenekleri yüksek, aklını önemseyen, sezgileri kuvvetli
İlgi alanları yoğun, dünyayı gözlemlemekten hoşlanan.
Konuşma ve yazma yeteneği son derece güçlü. İnsanları kolayca çözebilen
Değerlendirme gücü yoğun, organizasyon becerisi muazzam.
Başkalarıyla çalışmaya müsait, uyumlu. Fazla detaydan hoşlanmayan
Özgürlüğüne önem veren. Konuşmasıyla karşısındakini etkileyebilen.
11 Mayıs - 20 Mayıs
Gayet güvenilir, dürüst yaklaşımlara sahip. Güçlü ve derin duyguları olan
Aşk ilişkilerinde güvenilir, karşısındakine değer veren.
Gerçekçi düşünebilen, kendine yeterli. Başarma tutkusu olan, çalışkan
Güzelliklere önem veren, kabalıktan hoşlanmayan. Keskin gözlem gücü olan.
Başkalarının haksız sözlerinden etkilenebilen. Arkadaşlığa önem veren
Hedefine ulaştığında böbürlenmeyen. İyiliğin, vefanın kıymetini bilen.
21 Mayıs - 31 Mayıs
Çok yönlü ve becerikli. Yargı ve mantık gücüne sahip
Yenilikten hoşlanan, yeni insanlar tanımaktan zevk alan.
Bilgiyi önemseyen, meraklı ve öğrenmeye aç
Mantıklı, eğri ile doğruyu ayır etmesini bilen.
Kıvrak zeka, konuşma kabiliyeti, kendini yönlendirebilen
Düşmanlarını yenmeye başarabilecek kadar akıllı.
1 Haziran - 10 Haziran
Sosyal ilişkilerini önemseyen, akıllı davranabilen
Zeki, uzlaşmacı, hayatın güzel yanlarının tadını çıkarabilen.
Nabza göre şerbet vermeyi bilen. Yeniliklerden hoşlanan
Değerli olanı bilen, duyarlı ve yapıcı davranabilen.
Rahatına düşkün, sıradan şeylerden hoşlanmayan. Kaliteye önem veren
İnce, nazik, aşka önem veren. İyi niyetli, arkadaşlıklara önem veren.
11 Haziran - 21 Haziran
Modern düşünebilen, tarafsız ve objektif düşünebilen
Manyetizması güçlü, arkadaşlık olgusunu önemseyen.
Özgürlüğüne düşkün, mantıklı davranabilen
Orijinal herşeyden hoşlanan. Pek çok insanla anlaşabilen.
Fikirleri bir çok insan tarafından beğenilen. Kuvvetli iradesi olan
Yaratıcı, bireylik duygusu gelişmiş, haksızlığa boyun eğmeyen.
22 Haziran - 30 Haziran
Güvende yaşamak isteyen, empati yönü güçlü, duyarlı kişilik
Ailesine, sevdiklerine önem veren. Koruyucu ve kollayıcı.
Gerçeklerin peşinden koşabilen. İlişkilerde uzlaşmaktan yana olan
Duygusal değerlerine önem veren, etkileme gücü yüksek.
Karşısındaki kişiyi kolaylıkla etkileyebilen, ruhunun derinliklerine inebilen
Kendini güvende hissetmediğinde tepkisel davranabilen.
1 Temmuz - 11 Temmuz
Düşünce gücü yüksek, sezgileri mükemmel derecede yoğun
Bulunduğu alanı kötülüklerden arındırabilen, yenilikçi düşünebilen.
Şüphelerini aydınlığa kavuşturabilen, kendini yenileyebilen
Yüzeyde olanlarla yetinmeyen, araştırmadan güvenmeyen.
Zihnini ve iradesini kendi gelişimi için odaklamasını bilen
Güçlü iyileştirme gücü olan, güçlü olmayı, güvende olmayı önemseyen.
12 Temmuz - 22 Temmuz
Artistik kabiliyeti olan, aydınlanmaktan yana. Sanata meyilli
Acıma ve şefkat duyguları yüksek. idealist.
Kendini inandığı bir şeye adayabilen, vizyonu yüksek
Kendini aşmak isteyen, duyarlı yüreğe sahip, özverili.
Özlemleri olan, hayal gücü yüksek. Duyu dışı algıları olan.
Birçok insanla anlaşabilen, aşkta derin duygulara sahip.
23 Temmuz - 1 Ağustos
Kendinden emin, bağımsız, liderlik gücü yüksek
Soylu, gururlu, gösterişli, toplumda hemen farkedilen.
Sadakat duygusu yüksek, organizasyon yeteneğine sahip
Sevdiklerine düşkün, sanatkar, kolayca yükselebilen.
İçi dışı bir, kalbinin sesine kulak verebilen. Sevilmeyi önemseyen
Yaratıcılık yeteneği olan, isteklerini direkt olarak açıklayabilen.
2 Ağustos - 12 Ağustos
Hoşsohbetli, neşeli, etrafını rahatlatan, vicdanlı
Para harcamayı seven, kaliteye önem veren, gururlu.
Kimseyi kırmaktan hoşlanmayan, yüce gönüllü
Gezmekten, araştırmaktan hoşlanan, inanç sahibi, maneviyatı güçlü.
İyi bir sırdaş, güçlü bir dost
Başkalarının emri altına girmekten hoşlanmayan, özgürlüğü seven.
13 Ağustos - 22 Ağustos
Kendini ortaya koyabilen, savaşçı, enerjik, isteklerini elde edebilen
Bilinçli, cesur, haksızlıklara boyun eğmeyen. Yeni fikirleri önemseyen.
Girişimci, zeki, nerde ne yapması gerektiğini bilen açık sözlü.
Hayatta kalmayı başarabilen. Fiziksel gücü yüksek.
Karşısındaki kişiyi çabucak çözebilen, açık sözlü
Beklemekten hoşlanmayan, yeni projelere, planlamalara istekli.
23 Ağustos - 1 Eylül
Mantıklı, becerikli, akıllı, başkalarıyla kolaylıkla bağlantı kurabilen
Aşkı önemseyen, sorunlardan pek hoşlanmayan.
Kaliteli ortamlar, elit yerlerden hoşlanan. Cahil insanlardan uzak duran
Keskin gözlem gücüne sahip, bir bakışta eksiklerini görebilen.
Olayların ardındaki gerçekleri önemseyen ve öğrenmek isteyen
Çabuk kavrayan, net görmek isteyen, iletişimci.
2 Eylül - 12 Eylül
Ciddi bakış açısına sahip, sağlam kararlar vermeye çalışan
Beklentileri akla ve mantığa uygun, çalışkan ve planlı.
Güven olgusunu önemseyen, yanlış kararlar vermekten hoşlanmayan
Disiplinli çaba, görev ve sorumluluk bilinci yüksek olan.
Dayanıklı, mesleki konularda yetenekli. Dikkatli konuşan
Yaşından olgun. Sözleri tutarlı, kabul edilmekten hoşlanan.
13 Eylül - 22 Eylül
Yerinde konuşan, güçlü bir kişilik, sevme duygusu gayet yüksek
Uyumlu, dengeli, akıllı ve gayet çekici.
Aşkta sıcak yürekli, nezaket dolu, güçlü imaj sahibi
Huzursuzluktan hoşlanmayan, böyle ortamlarda bulunmak istemeyen.
Sosyallikten hoşlanan ama aşırı uçlara kaçmayı sevmeyen
Öncü, akıllı, iletişimci bir kişilik. Tarafsız düşünebilen.
23 Eylül - 2 Ekim
Lüks, güzellik, kaliteden hoşlanan. Sevgi dolu bir kişilik
Erkekleri yakışıklı, kadınları çok güzel olan.
Sosyal yönü güçlü, yeni fikirleri seven, hassas yaradılışta
Zevkleri için para harcamaktan çekinmeyen, bu yüzden zorlanan.
Seyahat etmekten hoşlanan, yeni insanlarla tanışmaktan zevk alan
Amaçları bir şekilde gerçekleştirebilecek şansa sahip olan.
3 Ekim - 13 Ekim
Başkaları tarafından her zaman ilginç, sıra dışı bulunan, çok çekici
Özgürlüğüne düşkün, kurallarla çevrelenmekten hoşlanmayan.
Sosyal ilişkilerini önemseyen, popüler ve girdiği ortamlarda farkedilen
Toplum içindeki yerini önemseyen, farklı bulunmaktan hoşlanan.
Kararlarını kendi vermekten zevk alan ve bunda ısrar edebilen
Günün yenilik anlamındaki tüm akımlarını takip eden, uygulayabilen.
14 Ekim - 23 Ekim
Fiziksel ve zihinsel anlamda hızlı ve aktif hareket edebilen
Sözleriyle ilgi uyandırabilen, zekasıyla her türlü sorunun üstesinden gelebilen.
Aşkta aşırı duygusallık yerine gerektiğinde mantığının sesine kulak verebilen
Hislerini kağıda dökebilen. İşbirliğini önemseyen, etrafıyla uyumlu özel bir kişilik.
Yenilikleri uygulamaktan hoşlanan, cinselliğine önem veren
Cazibeli, aydınlık fikirleri olan, başarmaktan, gelişmekten, büyümekte hoşlanan.
24 Ekim - 1 Kasım
Kadınları oldukça çekici, Erkekleri karizmatik. Karşı cins üzerinde gayet etkililer
Mistizm, bilinmeyenler konusunda meraklı ve bu yönde yetenekleri olabilen.
Dönüşüm, değişim ve her türlü yenilikten hoşlanan. Bunun için gerekirse savaşabilen
Sözleri keskin kendine güvenli. Doğruluktan hoşlanan. Disiplinli ve güçlü bir karakter.
Gizliliklerine önem veren, başkalarının sırlarını kolayca öğrenebilen
Güç ve kontrol kurmaktan hoşlanan, sözlerinin dinlenmesini isteyen.
2 Kasım - 11 Kasım
Oldukça duyarlı, Romantik ve tutkulu. İdeallerinden ödün vermeyen
Hayal gücü yüksek fakat hayal ettiklerini hayatında uygulayabilen sezgileri yüksek.
Aşkla büyümekten, gelişmekten hoşlanan. Aşkı için her türlü mücadeleye giren
Başkalarının sorunlarına çare bulabilen, empatisi yüksek, yönlendirme gücü yoğun.
Başkalarıyla yarışabilen, yüksek noktalara er veya geç gelebilecek güçlü bir karekter
Derinlikten hoşlanan, iş olsun diye dost olmayan, dostuna gerçekten yardım edebilen.
12 Kasım - 22 Kasım
Oldukça etkileyici bir kişilik. Haksızlıklar karşısında her türlü mücadeleye girişebilen
Dürüst ve doğrucu bir insan. Hakikatlerin ışığı altında ilerlemekten yana olan.
Toplumsal vizyonu yüksek, girdiği ortamlarda çekiciliği, duruşuyla kolayca ilgi uyandıran
Gayet şanslı. Sezgileri inanılmaz güçlü olacakları hissedebilen.
Herhangi bir durum ve olayın ardından kolayca toparlanması bilen. Empati yeteneği güçlü
Altıncı duyusu çok yüksek. Önsezileri inanılmaz kuvvetli. Vatanına, ailesine çok düşkün biri.
23 Kasım - 1 Aralık
Ahlaki özellikleri son derece güçlü. İnanışı, özgüven duygusu gelişmiş, dürüst kişilerdir
Geniş görüşlü, vicdanlı, değerlerine önem veren, yüksek eğitimden hoşlanan.
İyimser, öngörüşleri doğru çıkan. Gezgin bir ruh, yaşamı derinlemesine yaşamaktan hoşlanan
Aşkta bağlanma duygusu fazla yüksek olmasa da, sevdiklerine düşkün ve onları koruyan.
Başka insanları bilgisiyle, zarafetiyle büyüleyen. Yol gösteren abilik ablalık yapabilen
İnsancıl, açık fikirli. Etik değerlere ve kanunlara saygılı. Fazla para harcamayı seven.
2 Aralık - 11 Aralık
Çok cesur. İnanmadığı hiçbir şeyi kabul etmeyen. Savaşma dürtüsü yüksek
Haksızlıklara boyun eğmeyen amaca yönelik hareket edebilen.
Gayet bağımsız zincirlere tahammül etmeyen. Kimsenin lafıyla hareket etmeyen
Sadık ve oldukça fedakar. Söz verdiği zaman mutlaka yerine getiren.
Aktif, hızlı ve gözü pek. Cinselliği güçlü, tutkulu, girişimci, istediği kişiye elde edebilen
Kimi zaman oldukça sabırsız, aceleci davranabilen. Rekabetçi, oldukça tutkulu.
12 Aralık - 21 Aralık
Kişilik sahibi, bilgisiyle, tecrübeleriyle insanları kolayca etkisi altına alabilen
Vizyonu güçlü, sezgi gücü yüksek, anlamaktan, keşfetmekten zevk alabilen.
Duygularını kontrol edebilen, sevilmek ve ilgi görmekten fazlasıyla hoşlanan
Aşkta kendi isteklerine düşkün. Çekiciliğiyle karşı cins üzerinde fazlasıyla etkili olan.
Yanılmaktan hiç hoşlanmayan. Sanata ve yeni gelişmelere açık. Kendini gayet iyi koruyan
Yenilgilerden yılmayan, gururlu ve kendini geliştirmesini bilen, hakimiyet kurabilen.
22 Aralık - 31 Aralık
Sorumluluk sahibi, ne istediğini bilen, doğru ve yerinde kararlar alabilen bir kişilik
Disiplinli bir çaba ile her türlü güçlüğün üstesinden gelebilen. Sadık ve güvenilir.
İç gözlem gücüne sahip, yavaş ve emin adımlarla ilerlemekten yana olan
Koşullar ve şartlara göre kendini ayarlayabilen uçarılıktan asla hoşlanmayan.
Aşkta güven, saygı ve sevgiye değer veren. Oldukça tutkulu, sevdiğine sahip çıkan
Liderlik gücü yüksek, organize, iş hayatında parlayabilen. Bazen karamsar olabilen.

Daha Güzel Bir Yaşam İçin...

Özür dilemekten çekinme.
Aynı hatayı ikinci kez yineleme.
Duyurduğun ya da duyduğun haberlerin taraflı olduğunu unutma.
Büyük düşün, küçük zevklerin tadına var.
Dinlemeyi öğren.
Mükemmeli ara, kusursuzu değil.
Yaşlan ama paslanma.
Asıl savaşı kazanmak için küçük bir çarpışmayı yitirmeyi göze al.
İnsandaki iyiyi ortaya çıkarmayı bil.
Senden daha zeki insanları işe al.
İlk kez tanıştığın insanlara önce işlerini sorma.
Kaybedecek birşeyleri kalmamış insanlardan kendini koru.
Herşeyi bulduğundan daha iyi durumda bırak.
Köprüleri atma. Aynı nehri yine geçmek zorunda kalabilirsin.
Acıyı ve düşkırıklığını, yaşamın bir parçası gibi kabul et.
İnsanların her zaman gerçeği duymak istediklerini sanma.
Başarılarının sana sağladığı iç huzuru sağlık ve sevgi ile ölç.
Sürekli “Ben dürüstüm” diyenlerden kuşkulan.
"Keşke” sözcüğü yerine “Bir daha ki sefere” demeyi dene.
Maddi durumun çok iyi olsa bile, bırak çocukların kendi harçlıklarını kendileri kazanabilsinler.
Çoçuklarına sık sık onlara ne denli çok güvendiğini söyle.
Çocuklarını övgüye sahip olabilecekleri biçimde yetiştir.
Ailene “en iyisini vermek” yerine, “verebileceğinin en iyisini” ver.

Nuh'un Gemisi


Ünlü bir yönetici "bilmem gerekenleri Nuh'un gemisinden öğrendim" diyor ve öğrendiklerini şöyle sıralıyor:
- Acele et doğru, gemi kalkarken yetiş. Sakın kaçırma.
- Hepimiz aynı gemideyiz, bunu hiç unutma.
- Zaman gelip çatmadan planını yap. Hz. Nuh, gemisini yapmaya başladığında henüz yağmur yağmıyordu.
- Kendine iyi bak, büyük günü bekle. Altmış yaşına geldiğinde bile, gerçekten büyük bir iş yapman için önüne yeni fırsatlar çıkabilir.
- Eleştirileri dinle, eleştirenlere kulak asma, yapılması gerekeni yapmayı sürdür.
- Geleceği zirveler üzerine kur, dalgalar sana ulaşamasın.
- Ne olur ne olmaz, her daim eşinle yola çık.
- Hız her zaman kazandırmaz. Yılanlar da gemideydi çıtalar da.
- Üzerinde aşırı bir baskı duyumsadığında, bir süre boşlukta yüz.
- Titanik'in profesyoneller, Nuh'un Gemisi'nin ise amatörler tarafından yapıldığını unutma.
- Fırtınanın gücü ne olursa olsun, şansa inanıyorsan eğer; seni bekleyen bir gökkuşağı mutlaka vardır.

Misak-ı Milli Sınırlarımız