Biz miyiz Bize Engel Olan, Yoksa Korkularımız mı?

Gelir mi yaşanmak istenenler? Olmaz denenler olur mu?...Hep yeşertmek istediğin o güzelim çiçekler… Açar mı bir gün? Bekler misin hayatı kendi
içinde?
İçinde kalan özlemini duyup da yaşanamayan yıllarını arar mısın? Vermeye kıyamadığın o güzel kalbini açar mısın birilerine? Yoksa hala saklar mısın, pahabiçilmez o değeri…Vermeye kıyamaz mısın yoksa sende? Yine her şeye uzaktan bakar, seyreder misin?
Korkularımız var! Elimizi uzatmaya korktuğumuz başka elleri sıkmak için çekinceler taşıyor yüreklerimiz. Kırılma korkusuyla sevmiyor kalplerimiz. Tek başımıza olmak, tek kişilik hayatları tercih etmek daha çok işimize geliyor. Çünkü o zaman özgürdür yürek, kimse bizi üzemeyecek hayal kırıklığına uğratamayacaktır. Üzülmeyeceğimizi bildiğimiz içinde çok güçlü hissederiz kendimizi kale gibiyizdir benliğimizde!
Zamanımız gelir geçer böyle… Ama hep içimizde yenik düştüğümüz bir duygu vardır adını koyamayız! Hep bir beklenti içinde kalıp da umursamamak gibidir bu! Yıllar sonra her şey, daha da çöker üstümüze… Yaşamadığımızı anlarız! Sadece soluk alıp vermişizdir. Nasıl da ağır gelir bu düşünceler…
Altında eziliriz de bilemeyiz!
İçimizi bir hırs kaplamıştır artık! Yapamadıklarımıza karşı, söylenmeyenlere karşı, yaşanmayanlara karşı… Öyle öfke duyarız ki bazen biz bile korkarız kendimizden!
İçimizdeki kavga, kendi kendimizedir. Sorumlusu da suçlusu da bizizdir. İçimizde yaşattığımız bu fırtına, geldiği gibi gider desek de asla gitmeyecektir. Hep bir yerlerde pusuya yatacak ve bizi en zayıf anımız da yeniden vuracaktır! Taa ki fırtınayı oluşturan gizlenmiş, dışarı atılmamış
zehirleri içimizden boşaltmadığımız sürece!...
İnsan dış görünüşte bir kişidir ama iç dünyası onu hep ikiye böler.
İç dünyan ve dış dünyan olarak hep ikili yaşarız. Ne zaman ikisini aynı koltuğa oturtursuz işte o zaman huzurun ve mutluluğun da yolunu açarız kendimize!
Soluk almak değildir yaşamak…O soluğu içine çekerken iyi ki yaşıyorum ve bunu paylaşıyorum diyorsak eğer…
Başka söze gerek yoktur!

0 yorum: